27.04.2009

Yalnızlığa her giriş yapışımda olduğu gibi yine sessiz sedasız kapamıştım ardımdan kapıyı, kapının arında bıraktığım sevgilinin içini kemiren çekirge sürüsün aldırış etmez yanılsamam eşliğinde. Yine yalın ayak düşmüştüm yola, umudumu miras bırakmıştım sevgiliye...Yerdeki kırıklara, kırgınlıklara aldırış etmeden. Babam mıydı bunca yıldır biriktirip de barındıramadığım sevgilerin nedeni? Sırtımdaki şeytan mıydı tüm günahlarımın bedeli ?

Bir sonraki durağa kadar eşlik ettiğim eşsiz eşlerim teselliyi bulacakları kucaklara yol alırken, aldığım yolun bir ya da iki arpa boyu oluşu canımı sıkmadı hiç. Her yokuş yoğurup yorarken bünyemi, takıldığım tümseklerde bıraktım bir kaç hücremi. Açmadım kimseye yoğrulmuş nefsimi. Sevemediğim, sevmeyi beceremediğim bedenlerde soğuttum terimi.İçimde süregelen fırtınaya bir kum tanesi eklemekten başka bir işe yaramayan dokunuşlardan sıyrılışlarım, batık yüreğimi bir nebze daha sakındı saklayarak gün yüzünden.

Misafir olduğum evlerden olabildiğince sakin çıktım ceketimle. Kalmanın manası gitmekten fazlaysa kalınmalı, gitme zamanı gelmeden düşülmeli yola diye... Bir başka serüvene doğru açarken yelkenimi, söyleyemediklerim boğazımda demirden leblebi.