21.12.2008

içimin rengi

Uykumda seviyorum, aşık bir kadınım parıldayan, gözleri ışıldayan. Arinıyorum günden, dünden, bugünden geceye… Etraf kararırken içim aydınlanıyor, uykuma gelince unutuyorum sıfatları, her gece aşkı soyunuyorum ona, ona bürünüyorum. Onun oluyorum ancak rüyalarımda. İçime akıttığımda gözlerime perde oluyor adı, renkler daha pastel onunla. Belki zıt, belki yorucu, belki imkansızlar ama benimler, içimler. İçimi dışıma yansıtabildiğim tek yol bu; içimin yorucu renkleri, düşlerimdeki aşk! Gün içinde ona kavuşmaya nefes alırken; izliyorum güneşi, ağaçları, çocukları, binaları… Biraz hüzün,biraz da gururla. Ne kadar da solgun görünüyorsunuz? Sizin sevilmeye ihtiyacınız var!!.. Umuduma kardeş yokluğuyla yaşıyorum, düşlerime geçişlerde. Günler üvey evlat gibi, atsan atılmaz, içine de sindiremezsin. Ondan olmayan senden değildir, senin değildir. Uykumda seviyorum onu. Uykumda tutkulu, aşık bir kadınım ben varlığında, ateşi içime düşer anımsarım varlığımı. Şiddetinden alev alır kıpkırmızı olurum! Düşlerim benim asıl gerçeğim olur, onun renklerine vurulurum. Gönül ister düşlerim gibi pastel, aydınlık olsun günlerim de; hayatım bir düş gibi, düşlerim gibi olsun, masmavi koksun diye…

ocak 2oo8

bitti.

Sana hissettiklerim her hangi bir şeyin özeti değildi. Oluk oluk aktın içime. Sahtekarlık, soysuzluk yapmadım. Sabır erdemdir dedim, bekledim. Aldığım her nefesten mucizevi bir lezzet edinirken de, soluksuzken de. Fikrin geçse orada bitiverdim. Umutsuzca, yıllar boyu birini beklemek kimilerine göre delilikken benim sadakatimdi. Dokunmadım ait olmadığım kimseye. Bitişlerim de başlangıçlarım kadar görkemli olsun istedim. Ondandı bu çırpınışım, bu yıpranışım. Hoyrat davrandım kendime olabildiğince. Diğerlerinden farklı olayım istedim bambaşka sevdim ben; katkısız, boyumdan büyük sevdim! Acısını hissettim, iliklerime kadar işledim her çizgime izini. Ama anlam yüklemek yersizdi, tanıdık yaşanmışlıklarımdan yeni anlamsızlıklarıma… Yalnızlık hafızayı kudretli kılıyor. Kazıdım bakışını zihnimin doruk noktasına. Sen benim karanlığımdan söz etme. Ben yalnızca geçtim senin hayatından, kendimden geçercesine. Senin karanlığından geçtim, içinin soğuğundan. Öyle eksildim ki adı artık bu değil, yeni bir isim ver bana adım artık bu değil! Kafandaki karışık düzende kaybolmuşsun sen, karadul misali bir dokunuşunda kurutuyorsun güzellikleri. Hayata attığın ihtişamlı bakışların kirlerini örtemez; günahların gözünden akar, geri dönemez. Sevgiliye özlem değil seninki, sevgiye özlem. Hissedemediğin her aşkın diyetini ödetmeyi bırak. Çekemediğin sevda yüklerini sırtlatma kimseye. Besleyip büyütmediğin sevgilere soyunma geçmiş giderlerini. Beni özlemiyorsun, kızgın ya da kırgın değilsin. Yalnızca merak. Çünkü biliyorsun ki gördüklerin yalnızca derimdi, içimi görmedin, özümü bilmedin. Bakmadın ambalajın içine, parlak süslü yüzeydi yetindiğin. Ayrı tenlerden aynı tadı alacağını, ya da aldığını kim bilir, zannettin. Bu ne cüret ?! Şimdi sakın kimseyle karıştırma beni, abur-cubur hayatlarınıza bulaştırma hayaletimi. Ruhsal sefaletin içinde kıyaslama sevgimi. Günahkar gecelerine dahil etme ismimi. Gönül neler isterdi, yok artık, yeter şımarttığım. İstediği olmadı diye ağlamayı kesti. Zaman aksın, aldırmasın dolanlara, hilelere. Aldırmasın kalemimi elime. Yıktırtmasın kalelerimi yine, yanıma şah diye kabul ettiklerime. Oyunumda şah isterim yanımda. Vezir ben olurum, korurum, siper olurum. Yeter ki duvar olsun; dayanak, tapınak olsun. Ne taş bırakırım ne toprak, ne gurur bırakırım ne vuslat, yerle bir ederim. Yeter ki adam gibi adam olsun, sırtımda bir el, ufkumda umut olsun! Gömdüm seni, cömertliğimi zayıflık sananlara gelsin, akıttığım her gözyaşım toprağına değsin!!!!!

ekim 2oo7

maskeli balo

hayatımın her hangi bir karesı gibiydi kapıdan girişimiz.elimizde olanlarla yetinmeyi bılmeyısımızı yuzumuzdekı maskeler ardına gızlemeye cabamız gozlerımızden okunuyor gıbıydı. bırbırımız harıc herkesı kandırabılecegımızı var saymıstı belkı de bu kararı verırken. ayrılıgı ertelemek degıldı aslında amacı. bense onsuzlugun pencesınde bı gece daha yanında yer almak ıstemıstım yalnızca. aylar boyu oldugu gıbı el ele gırdık salona. o salondakı onlarca ınsanın ne dusundugu muhım degıldı benım ıcın, elının sıcaklıgının ıcımı atese verdıgı esımın aksıne! her sanıye yuzumdekı maskenın varlıgına sukreder gıbıydı tedırgın hallerı, sankı yuzumdekı bedbahtlıktan artık hayatlarımızın aynı ıpte yer almadıgı anlasılsa bı centıkten baska ne degısırdı kı onca ınsanın hayatında? herkesın aksıne ne kımsenın hangı role burundugu umrumdaydı ne de kımın kımınle tesrıf ettıgı.. yalnızca elımdekı elıne kılıtlenmıstım, kostumlerımız geregı elele olmamız sarttı, kuralına gore oynamalıydık. sıkayetcı oldugum soylenemezdı. oylesıne bos sohbetler gecıyordu kı yanıbasımdan; zıhnımdekılerın varlıgı egretı duruyor gıbıydı mekanda. cekındıgı neydı benı buraya yanında getırırken ? yıne bırıyle aynı satıra yazamadıgını gızlemek mıydı adını, yoksa basarısızlıgı kabullenemeyısı mı? gereklılık kıpınden tum hayatımda ettıgımden daha da cok nefret edıyordum bu gece! amacsızlıgımdan sıyrılıp bıraz olsun adapte olmaya calıstım konsepte.. kostumlerın secım nedenlerının ne olabılecegı konusuna yogunlasmaya calıstım. super kahraman kostumu secenler acaba acızlıklerını mı gızlemeye calısmıslardı? ya da efsanevı olumsuz ask sembollerı rolune burunen bız; ıkımız acaba bılmeden bu gunun kaderımızde var olacagını mı sezmıstık acaba kostumlerımızı secerken ? gece bıtımınde soyunurken bu gecenın yuklerını; bır kez daha karısır mıydık bırbırımıze gecmıs gunlerımız serefıne ? tedırgınlıgını gızlemek ıcın daha da cok ıcıyordu efsanevı askım, bıten her kadehın yerıne yenısı gelıyordu. bılınclı oldugunda benden daha mı cok nefret edıyordu yoksa soyledıgı gıbı kendınden cıkıp gıtmek ıstegı mıydı bunu gun yuzune cıkaran? onun maskesı hep saydam bır duvar kıvamında olurdu, aşılması da kabullenmek kadar zor olan. gece basından berı tek laf etmemıstık, gece bıtmeden konusurmuydu acaba benımle? beynımde bınlerce dusunce yerlerını hoyratca benımserken bır ısık carptı gozlerıme, ıc gudusel olarak esımın elını bıraktım ve o tarafa yoneldım. her adımımda esımın sogugu vuruyordu arkamdan ama gudulerımı kontrol etmedım.gözlerimin önünden gecen ısık demeti hikayemizin film seridi gibiydi.onu ilk gördügüm an yavasca degmistim omzuna,belkı hısseder dıye yanında davetsızce bıtıverısımı. basarılı bır hamleydı bellı kı, varlıgımı farketmisti.olesıye yok hıssedıyordum ve yokluguma konuk olmustu bılmeden. ıkı kadeh kaptım, ıkı kırlı gecmıse kaldırmak ıcın. katıldı bana, ıcımden soyledıgım ne varsa. maskelerıyle barısık onca ınsanın aksıne, bu anlamsızlıga kufredıyorduk suskun halımızle. gecmişte kalan ne varsa oldugu yerde bırakmak gerek, yüklenip sürükledikce pesimizden daha da kirlenmesinler diye. bu baloda daha fazla yerim yoktu. halinden memnun onca davetli arasından efsanevı askıma baktım veda eder gıbı, orda olusumun anlamsızlıgına kaldırdım kadehımı. gecıkmıs bır vedanın zamansız belırısı yuzumde olabıldıgınce asıkardı. tepkısı arkasını donmek olmustu, her zamankı gıbı. fazlasını beklememıstım zaten, hıc bır zaman beklemedıgım gıbı.maskelere ve gecmısımın ızlerıne veda edısımı hatırlıyorum o balodan cıkarken bı kez daha gıyınmemek uzere.. elimde kırık dökük bir yürekle..


mart 2oo7

sonu olmayan bir masalın sessiz kahramanı.

Gitgide derinleşen,daha da çok acıtan,müdahalesi ölümcül bir yara...Minik bi 'kesik' ne zaman böylesine acıtmaya başladı?Bunca zaman neden farketmedim,bu kıvama gelene kadar neredeydi aklım?Midemde bir krampla başladı her şey... 2 masal kahramanı uzaktan kesik attılar birbirlerine,biri bendim,yarası ilk açılan da öyle.Tedavide başarılı olan taraf çabucak sardı yarasını,bir tek damla kan bile akmadan...Bense kan kaybımı izledim sakince.'O'izlemedi,gördü ama farketmedi durumun ciddiyetini.Umursamadı,dikkate almadı.Kaybettiğim her ünite kanla beraber hayata inancımın da azalışına şaşırmadan baktım,yorgun gözlerle...Bana dair ne kalıcak diye merak içindeydim yalnızca.Her hücrem 'ona'aitti,her cümlem 'ona'dairdi, aldığım her nefes 'onun'için,verdiğim her nefes'ona'ithafendi.Çekitiğim acının hiç bir önemi yoktu,benim hiç bir önemim yoktu.Yoktum ben,görmüyordu beni,duymuyordu sessiz çığlıklarımı.Ben avazım çıktığı kadar susuyordum 'ona'...Kelimelerim kayboldu,karşı konulmaz bir sukunet geldi yerine.'Onun' dışında her şey gittikçe renksizleşti.'Onun'ışığı dışında hiç kimse ışığını yansıtamıyordu gözlerime.Bir süre sonra siyah-beyaz bir film setindeydim.'O'yıldızdı,ben figuran bile değildim.Görünmezdim artık...Hissettiğim tek bir şey vardı ve bu benim lehime değildi. Sonu olmayan bir masalın sessiz kahramanı...İç organlarına kadar işleyen,parçalayan,kemiren bir başkası...İçtiği her sigaranın ilk nefesinden son nefesine 'ona'armağan...

eylül 2oo6

didoverdose kimdir?

Hayatı uç noktalarda yaşamak. Ortalama,kontrollü bir insan olamamak.Bir şeyi de abartmasam diyorum bazen.Olduğu gibi,olması gerektiği gibi yaşasam, dallandırıp budaklandırmadan.İçerden bir yerlerden gelen, içgüdüsel bir ilgi odağı olma isteği. Hayatıma dahil ettiğim kim varsa hayatlarının en mühim yerlerinde,listenin en üst sıralarında yer almak istiyorum.İçten içe çok neşeli, hayat dolu,kıpırkıpır olmak; ya da ölüsakin,içine kapanık,kapalı.Ya çok fazla seviyorum birini,hastalık haline getiriyorum;ya da hiçbir şey ifade etmiyor benim için.Ya kavruluyorum özleminden ya da adı bile gelmiyor aklıma.Ya eğlenmekten baygın düşüyorum,ya da ağlamaktan bitap. Ya köle oluyorum, ya efendi.Uç noktalardayım hep, düşmeye bir adım kala.Seviyorum uçurum kenarlarını. Böyle olunca da bana bakanların bana mı, yoksa ne zaman düşeceğime mi baktıklarını anlamıyorum.Ya fazla dert ediniyorum bunu kendime, karartıyorum içimi;ya da zerre kadar umurumda olmuyor,dağıtıyorum kendimi. Ya bir insanın yumruk büyüklüğünde, ufacık bir yerine hapsediyorum kendimi,ya da dünya dar geliyor,hiçbir yere ait hissetmiyorum.Ya dünyalar güzeliyim sabahları, ya tanımıyorum aynadaki çirkin kadını! Benimki genetik bir bozukluk olsa gerek.Beynimin benim isteklerim doğrultusunda olmayan kararlarını uyguluyorum.Kayıp içimde birçok şey.Çıkmıyorum başa, kabullendim. Bozuntuya vermek lazım bazen…Sevgilerim,nefretlerim,korkularım,isteklerim, alışkanlıklarım,endişelerim,vurdumduymazlıklarım, tedirginliklerim,İnançlarım,beklentilerim,merhametim, kinim,serseriliğim,dışım, içim, her şeyim abartılı. Bu da benden bir özeleştiri olsun.Yine de dışarıdan bakmıyorum kendime,bir tarafım daha baskın şuanda,ama tartışmak istemiyorum bu saatte.Uyumak istiyorum.

temmuz 2oo7